Annemin Ardından Öğrendiklerim
Prof. Dr.-Ing. Şenel ERGİN
“Her ölüm, ötelerden bir âyettir, haberdir; dünyanın faniliğini hatırlatan bir şok, dünya telaşına vurulan bir darbedir.”
“.. Objektif değerlendirmeye imkân veren asıl ontik mesafe ise varlık boyutunun değiştiği ölümdür.”
Prof. Dr. Bedri Gencer
Star – Açık Görüş, 04.06.2017, s.8.
“Akif Emre Elif Gibi Yaşadı Mim Gibi Öldü“
Psikanaliz bize doğumun ilk kopuş, ilk ayrılık olduğunu söylüyor. Dahası yaşam süresince büyümek ve gelişmek için gerekli ve kaçınılmaz olacak ayrılıkların da ilki olduğunu ekliyor. Doğumumu bir kopuş olarak yaşadığımın farkında değilim; özerklik ve ergenlik dönemlerinden kalma kopuş takıntıları yok; uzun süren mekânsal ayrılıklar vardı elbette.. ama bunların hiç biri kopuş olarak yaşanmamıştı. Yani annemin ölümü olanca dehşetiyle yaşadığım ilk ve tek “kopuş”tu.
Alzheimer hastası olan annemle yaşadığım hayli uzun süren kopuş süreci hem bir “ben” varlığı ve hem de maddi bir varlık olarak bana, farklı bilme alanları üzerinden ulaştığım bilinçli eylem olarak bilme ile kıyaslanamaz nitelikte bir duyuş-hissediş olarak bilme’nin dehşetini yaşattı. Ölüm ve defin haftasında bedenimde varolan her bir hücrenin duyuş-hissediş olarak yaşadığı kopuş bilgisinin ayrımına vardığımda, bir ben varlığı olarak bu gerçekliğin sınırlarını bile kavramaktan acizdim.